.

   

BÖBREKLERİMİZİ TANIYALIM

 bobrek.gif (32931 bytes)

Böbrekler vücudumuzun en önemli organlarındandır. Bel omurlarımızın her iki yanında yer alırlar. Erkeklerdeki ağırlığı 125-170gr, kadınlarda 115-155gr arasında değişir. Boyu 11-12cm, kalınlığı 3.5-4cm, eni 5-7.5cm olup fasulye biçiminde çift organlarımızdandır. Sağ böbrek sol böbrekten 1-2cm kadar aşağıdadır. Bu kadar küçük olan bu organların fonksiyonları ise düşünülemeyecek kadar büyüktür. Böbrekler yerlerine çok sıkı bağlanmışlardır. Solunumla hareket ederler.

Her iki böbrekte yaklaşık olarak 2.400.000 civarında nefron adı verilen süzme üniteleri vardır. Bunların sayısı yaşlanmayla birlikte azalır. Kalbin dakikada pompaladığı 5-6 litre kanın 1.5’i böbreklerden filtre olur. İki böbrekte bulunan nefronlardan 1 dakikada 1 litre kan geçmektedir. Tüm bunlar böbreklerin vücut için ne kadar hayati önemi olduğunu göstermektedir. Böbreklerden geçen kan filtre edildikten sonra yararlı maddeler (kan elemanları, proteinler gibi) tekrar kana verilir, vücuttan uzaklaştırılması gerekli olan zehirli maddeler ise idrarı oluşturur.

Böbrekler yaptıkları birçok fizyolojik fonksiyonlarla canlının var olabilmesinin şartı olan iç ortamın sabitliğini devam ettirmeye çalışırlar;

1-     Metabolizma sonucu meydana gelen artıkların, kandaki zehirli maddelerin atılma işlemidir ki, bu gerçek anlamda idrar yapma olayıdır.

2-     Vücudun sıvı-iyon dengesini ayarlar.

3-     Asit-baz dengesini ayarlar.

4-     Vücutta kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan vücut için zararlı zehirli maddelerin atılmasını sağlar.

5-     Birtakım hormonlar salgılayarak vücudumuz için çok gerekli bir takım düzenlemeler yapar.Bunlar şunlardır:

-          Kan yapımını “eritropoetin” salgılayarak  düzenler.

-          Kan basıncını “renin” salgılayarak ve onu kana vererek ayarlar.

-          Kemik mineral yapısını 1.25 dihidroksikolekalsiferol salgılayarak  (Vitamin D’nin aktif metaboliti) dengede tutar. Bu hormonların yapım ve yıkım yeridir.

6-     Vücudun tüm organlarıyla bir bütün olarak düzenli çalışmasını sağlar.

Böbrekler, bu fonksiyonları bozulunca görevlerini yerine getiremeyecek; kanda atılması gereken maddeler atılamayacak, kanda birikerek semptomlar verecektir,  idrar miktarında azalma olacaktır. Sonunda böbrekler iflasa kadar gidecektir. Biz buna “üremi” halk arasında kana idrar karışması demekteyiz. Böbrek hastalıklarının çoğu sinsi ve ağrısız seyreder. Fonksiyonu bozulan böbrek idrarla atılması gereken zehirli maddeleri süzemeyerek kanda çeşitli semptomlar vereceklerdir. Böbreklerin fonksiyonlarının azalması ve kaybolması anı ise (akut) geriye dönüşebilen; yıllar içinde sessizce devam ederek gelişiyorsa (Kronik) geri dönüşü olmayan bir tablo ortaya çizer.

Akut böbrek yetmezliğinin nedenleri şunlardır:

1-     Ağır kanama, kusma, yanık sonucu kan basıncının düşmesi.

2-     Bazı böbrek hastalıkları sonucu; örneğin: Nefrit, böbrek damar tıkanması.

3-     İdrar yollarında tıkanıklık: Prostat büyümesi, taşa bağlı tıkanma.

4-     Gebelik: Sağlıksız koşullarda yapılan düşükler, gebelik zehirlenmesi, kanamalar.

5-     İlaçlar: Gelişigüzel kullanılan ilaçlar, İlaçlara bağlı en sık karşılaşılan bir sorundur. Onun için doktor denetiminde ilaç kullanılmalıdır.

6-     Depreme bağlı kas zedelenmeleri ve sıvı kaybı, yeterli sıvı alamama vs.

7-     Ameliyatlar: Özellikle büyük ameliyatlardan sonra sıklıkla görülür.

Akut böbrek yetmezliği vakaları çok titizlikle, gerektiği gibi tedavileri yapıldığı taktirde tamamen iyileşme şansı yüksektir.

 Kronik böbrek yetmezliğinin nedenleri şunlardır:

1-     Tüm böbrek hastalıkları tedavi edilmezlerse er geç kronik böbrek yetmezliğine girer.

2-     Şeker hastalığı.

3-      Hipertansiyon.

4-     Taş, tıkanma, tümör gibi idrar yolu hastalıkları önemli nedenlerdir.

5-     Diğerleri

Burada ben, şeker hastalığı ve hipertansiyon üzerinde önemle durmak istiyorum. Çünkü her iki hastalık da tedavi edilmedikleri takdirde böbrek yetmezliğine gidecektir. Toplumumuzda her iki hastalık da çok sık görülmektedir.

Böbrekler, hipertansiyonun en önemli hedef organlarındandır. Esansiyel olarak adlandırdığımız nedeni belli olamayan yüksek tansiyonlu hastaların, tedavi edilmezlerse, %15’i vefat ederler.

Diyabetin (şeker hastalığı) böbrek komplikasyonları yüz yıldan beri bilinmektedir. Ancak yakın zamanlara kadar klinik seyir hakkındaki bilgiler yeterli değildi. Son yıllarda yapılan çalışmalar sayesinde varılan sonuçlar bütün diyabetik hastalarda diyabetik nefropatinin gelişeceğini göstermişlerdir. Klinik takiplerinin çok titizlikle yapılması gereken bu hastalar, yakın zamanlara kadar ancak  semptomik tedavi ile desteklenebilirken, şimdi daha radikal tedavi imkanlarına kavuşmuş bulunmaktadır ve daha bilinçlenilmiştir.Yani her diyabet hastası böbrek yönünden de kontrollerinin yapılması gerektiğini hasta bilmeli doktoru da uyarmalıdır.

Böbrek hastalıklarının belirtileri ise sessizdir. Böbrek hastalıklarıyla ilk uğraşan bilim adamlarından Volhard : “Ah bu hastalık ağrılı olsaydı” diye yakınmıştır.. Gece idrara kalkma, halsizlik, nefes darlığı, hipertansiyon, el, ayaklarda ve gözlerde şişme olabilir. Tek belirtisi gece sık sık idrara kalkma olabilir, ayrıca böbrek yetmezliği hastaları kulak burun boğaz kliniğine burun kanaması, gastroenteroloji kliniğine mide kanaması şikayetiyle gittiklerinde böbrek hastası oldukları anlaşılabilir.

Böbrek hastalıklarını ise genelde:

-          Glomeruler hastalıklar  (Akut ve kronik böbrek iltihabı olarak bilinen hastalıklar)

-          Tubüler hastalıklar

-          Kongenital hastalıklar

-          Kalıtımsal hastalıklar

-          Damarsal böbrek hastalıkları

-          Gebelik zehirlenmesi

-          Taş hastalıkları

-          İdrar yolu iltihapları

-          İdrar yollarının daralması ve tıkanması

-          Hipertansiyon ve diyabet (şeker) hastalığı gibi sistemik hastalıklara bağlı böbrek hastalıkları.

-          İlaçlara bağlı gelişen böbrek hastalıkları vs. şeklinde sıralayabiliriz.

Bunların oluşturacağı klinik belirti ve bulgular her hastalığa göre farklılık gösterir. İdrar yollarında akımın engellenmesi iltihaplanması dışında böbrek hastalıklarında ağrı sık görülmez. İdrar yapmada bozukluklar; sık idrara çıkma, gece idrara çıkma, ağrılı idrar uykuda idrarı tutamama gibi bozukluklar görülür. İdrar miktarında azalma veya çok idrara çıkma veya hiç çıkmama gibi belirtiler olabilir. Ayrıca böbrek hastalığının genel bulguları vücutta sıvının birikmesi (ödem) gözlerde, ayaklarda vs görülebilir. Kan basıncı yükselmesi  ve bunun getirdiği bulgular görülür. Baş ağrısı, baş dönmesi kulak uğultusu gibi. Üremiye bağlı belirtiler görülür. Üremiye bağlı olarak iştahsızlık, bulantı, kusma, ishal gibi sindirim sistemi belirtileri bunun yanında burun kanaması ağızdan kan gelmesi dışkı ile kan gelmesi gibi kanama belirtileri görülür. Bunu takiben üremi koması görülür. Üremi koması eskiden (diyaliz tedaviye girmeden önce) çok görülürdü. Şimdi ise (diyalizin tedaviye girmesinden sonra) koma görülmemektedir

Tanıya gidilmesi için en önemli tetkik  idrar muayenesidir. Hem çok ucuz  hem çok basit bir yöntemdir. Onun için her 6 ayda bir idrar muayenesi yaptırabilirsiniz. Böbrek hastası olma korkusunu üzerinizden atabilirsiniz. Bundan da senede bir sağlık kontrolünden geçerek, tetkiklerinizi yaptırdığınızda daha emin olursunuz ve hastalık belirtileri ve bulguları var ise devamlı doktor gözetimi altında bulununuz. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; böbreklerle ilgili rahatsızlıklarda üzerine titizlikle durduğunuz zaman hastalığınız ne olursa olsun yaşama şansınız artar.  

. Kronik böbrek yetmezliğinin tedavisi:

-          Diyaliz (Periton diyaliz ve hemodiyaliz.)

-          Transplantasyondur.

Ülkemizde bu tedavi yöntemlerinin tümü yapılmaktadır. Şunu da söyleyebilirim ki yaptığımız araştırmalarda 25 yılını dolduran hem hemodiyaliz hem de transplantasyonlu hastalarımız vardır. 1999 yılında en uzun yaşayan hemodiyaliz (23 yıl 7 ay), transplantasyon (20 yıl), SAPD (karından diyaliz, 7 yıl) hastalarına vakfımız tarafından ödül verilmiştir.

 Ülkemizde  Sağlık Bakanlığı 2002 yılı son kayıtlarına göre 26.393 hasta diyalize girmiştir. Bunlardan 23.255’i Hemodiyaliz, 3.138’i Periton Diyalizdir. 550’si de transplantasyondur. Transplantasyon vaka sayılarının artması en büyük arzumuzdur.

              Erzurum’da periton diyalizi ve hemodiyaliz ülke çapında ilkler arasındadır.

Böbrek hastası olunmaması için sizlere önerilerimiz ve sorularımız aşağıdadır:

Ö       Sağlıklı yaşamın eğitimden geçtiğine inanıyoruz.

Ö       Sağlıklı yaşam için altı ayda bir idrar muayenesi, senede bir defa sağlık kontrolünden geçiniz.

Ö       Gelişigüzel ilaç kullanmayın ,böbreklerinizi bozmayınız.

Ö       Şişmanlığa ve dengesiz beslenmeye son. Bilinçli egzersize ve sağlıklı yaşama merhaba.

Ö       Sağlıklı beslenme sağlıklı yaşamın bir parçasıdır.

Ö       Sağlıklı yaşam için çevre ve vücut temizliğine özen gösterelim.

Ö       Soğuktan, enfeksiyondan, bulaşıcı hastalıklardan korununuz. Böbrek hastası olmayınız.

Ö       Evrensel enfeksiyon önleme kurallarına uyalım, uymayanları uyaralım ve sağlıklı yaşayalım.

Ö       Her bağışlayacağınız organ bir hayatı yeniden filizlendirir.

Ö       Organ bağışlayın, mutlu edin, mutlu olun!

§        Kan basıncı ve kolesterol düzeylerinizi biliyor musunuz?

§        Hipertansiyonun kalp, böbrek   ve gözleri bozduğunu biliyor musunuz?

§        Kolesterol seviyesinin yüksek olmasının getirdiği sorunları biliyor musunuz?

§        Egzersizin kolesterol seviyesini düşürdüğünü biliyor musunuz?

§        Şişmanlığın hipertansiyon için risk faktörü olduğunu biliyor musunuz?

§        Üç beyazdan (tuz, un, şeker) sakınılması gerektiğini biliyor musunuz?

§        Egzersizin kemik metabolizmasını güçlendirdiğini biliyor musunuz?

Önerilerimize uyulduğu ve sorularımızın cevabını bildiğiniz ve gerekeni yaptığınız takdirde sağlıklı kalacağınıza inanıyorum.

 Prof. Dr.Ayla SAN
Anadolu Böbrek Vakfı Başkanı

Copyright (c) 2000 anadolubv.org.tr. Tüm Hakları Saklıdır.